Norveç’ten Muş’a Protestan Kadın Bir Misyoner: Bodil Biørn
XIX. yüzyılda Protestan misyonerlik faaliyetlerinde sayısı hızla artış gösteren kadın misyonerlerin üstlendikleri rol önemlidir. Dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde etkin olmaya çalışan Protestan misyoner örgütler, Milenyanist bir yaklaşım sergileyerek insanları Protestanlığa kazandırmak için her yolu denemeye çalıştılar. Eğitim ve sağlık alanına yöneliş ve hedef kitle olarak da kız çocukları ve kadınların seçilmesi, bu örgütlerin kadın misyoner istihdam etmesini gerekli kıldı. Açılan okullar, yetimhaneler1 ve hastaneler zaman ilerledikçe kalifiyeli kadın misyonerlerin sahaya inmesine ve misyoner örgütlerin de kadın misyoner istihdamı yaparken daha fazla seçici olmasına yol açtı. XIX yüzyılın sonuna doğru Kuzey Amerika'da ve İskandinav ülkeleri dahil Batı Avrupa ülkelerinde bağımsız müstakil ve sadece kadın misyonerlerden mütevellit misyoner örgütler meydana getirilerek erkek egemen misyon anlayışı bir kenara itilmeye çalışıldı.
Kadın misyoner örgütlerin kıta dışı misyonerliğe sıcak bakmaları ve ortak amaç çerçevesinde diğer Protestan misyoner örgütler ile ortak çalışmaları ve misyoner değişiminde bulunmaları, kadın misyonerlere mesleklerinin gelişimi için hem farklı tecrübeler kazandırıyordu hem de misyoner alışverişinde bulunan örgütler, misyoner eksikliği yaşamadan faaliyetlerini sürdürebilmekteydiler. İskandinav (Danimarka, Finlandiya, Norveç ve İsveç) kadın misyonerler de bu alanda oldukça tanınmış ve farklı Protestan misyoner örgütler tarafından özellikle sağlık alanında istihdam edilmek istenen kadın misyonerlerdi. İskandinav kadın misyonerlerinin eğitimi ve mesleki alanda sahip oldukları yeterlilikler bu misyonerlerin kısa sürede özellikle Protestan misyoner örgütler tarafından istihdam edilmelerini sağlamıştı2.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Alman etkisine giren Osmanlı Devleti, Alman kültürel yayılmacılığına da maruz kalmıştı. Osmanlı Devleti, neredeyse yüzyıl önce (1820) Amerikan Board adlı misyoner örgütün3, İmparatorluk toprakları üzerinde yayılmasına tanık olduysa 1900’lü yıllardan itibaren de Alman misyoner örgütlerin Anadolu coğrafyasında yayılmasına4 tanık olmaya başlamıştı5. Alman misyonerlerinin ve misyon kurumlarının Anadolu’da ve Filistin bölgesinde yayılışı öyle hızlı gelişiyordu ki Amerikalı meslektaşları ile mevki konusunda çatışma yaşamaları kaçınılmaz oldu6. Harput ve Bitlis arasında kalan Muş mıntıkasını Bitlis’te konuşlanmış Amerikalı misyonerler ile pazarlık yaparak elde eden Alman misyonerlerin niyetleri, yıllardır Amerikalı misyonerin emrinde çalışmayı bırakıp kendi bağımsız misyonerlik faaliyetlerini özgürce yapmaktı7. Çoğunlukla Alman misyoner örgütleri olmak üzere Amerikan Board misyoner örgütün teşkilatlarına dâhil olarak Osmanlı topraklarına intikal eden İskandinav kadın misyonerler, her ne kadar farklı örgütlerin şemsiyesi altında Osmanlı topraklarında misyoner faaliyetlerini yürütseler de asıl amaçları başkaydı. Mensubu oldukları asıl örgüt olan ve kısaca KMA olarak adlandırılan Kadın için Kadın Misyoner Örgütü (Kvinnelige Misjon Arbeidere)8 için nüfuz sahaları meydana getirmekti. Bu misyoner örgütün Birinci Dünya Savaşı sonrasında oluşacak ortamdan yararlanıp Osmanlı topraklarının doğusunda genişlemesini sağlamak için örgüt merkezinden gelen direktifleri yerine getiren İskandinav kadın misyonerler, bu amacı kendilerini istihdam eden Alman ve Amerikan Protestan örgütlere sezdirmeden uzun vadede gerçekleştirmeye çalıştılar9
İskandinav kadın misyonerlerin Osmanlı topraklarına girişini sağlayan süreç, Protestan Alman misyonerlerinden biri olan ve aynı zamanda Deutscher Hülfsbund für Christliches Liebeswerk im Orient10 adlı örgütün kurucusu ve yöneticisi konumunda bulunan Ernst Lohmann11'ın İskandinav ülkelerini ziyaret ederek Osmanlı coğrafyasında Hristiyanların yaşadığı dramı vaaz yolu ile anlatması ve akabinde yardım toplamaya çalışması ile gerçekleşmişti12. Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu vilayetlerinde misyon istasyonları açmayı planlayan Ernst Lohmann13, İskandinav ülkelerinden bu misyon hareketine katılmak isteyen misyonerlerin olabileceğini de düşünerek bu ülkelerdeki misyoner yetiştiren örgütler ile temasa geçmişti. Ayrıca İskandinav ülkelerinde yayınlanan misyoner yayınlarında da Osmanlı coğrafyasında görev yapan ABD'li misyonerlerin de yazılarının yayınlanması, İskandinav kadın misyonerler arasında Ermenilere karşı bir ilginin oluşmasında rol oynadığını söyleyebiliriz14.
XIX. yüzyılın sonlarına doğru kadın misyonerlerin Kuzey Amerika ve Avrupa'da kurulmuş olan Protestan misyoner örgütlerde önemli bir mevki tutmaya başladığını görürüz. Kadın misyonerlere gösterilen önemin giderek fazla olmasının nedeni bu dönemde Protestan olmayan coğrafyalarda faaliyet gösteren Protestan misyonerlerin yerel kadın ve kız çocuklarını hedef almasından ileri gelmekteydi. Geleceğin Protestan neslinin yetiştirilmesinde rol oynayacak kız çocuklarının eğitim almasını isteyen erkek misyonerler, kadın yardımcılarının kendilerine sağlayabileceği kolaylığı fark etmeye başlamışlardı15. Kendilerine gösterilen ilgi ve ihtiyaçtan memnun olan kadın misyonerler, bu durumu bir fırsat olarak görerek kendilerini ispatlamayı, hemcinslerine yardım etmeyi, erkek egemen misyon anlayışını kırmayı ve nihayetinde dünyanın farklı alanlarını görmeyi ümit ederek misyoner örgütlerden gelen teklifleri olumlu olarak cevaplandırıp örgütün istediği coğrafyaya severek gitmekteydi. Protestanlığın Lutheran kolunun ağırlıklı olarak benimsendiği İskandinav ülkelerinde de kıta dışı misyonerlik hareketi bu yüzyılın sonlarında oldukça popüler olmaya başlamıştı. Kadın için Kadın Misyoner Örgütü (Kvinnelige Misjon Arbeidere) adlı misyoner oluşum ilk önce 1894 yılında İsveç'te, 1900 yılında Danimarka'da ve 1902 yılında ise Norveç'te kuruldu. Kısaca KMA olarak adlandırılan bu örgütün amacı Protestan olmayan topraklarda yaşayan kadınların yaşamlarını iyileştirmek olarak benimsenmişti. Örgütün kurucuları, ilhamlarını Kuzey Amerika, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde özellikle XIX. yüzyılın son çeyreğinde yoğun olarak açılan müstakil kadın misyoner örgütlerden almışlardı16
Bu örgütlerin amacı, dünyanın çeşitli bölgelerinde acı çeken kadın ve kız çocuklarına ulaşmak ve onlara eğitim yolu ile Protestan yaşam tarzını benimsetmekti17. İskandinav ülkelerindeki kadın misyonerlerin hem finansal hem de eğitim durumu meslektaşları olan diğer Amerikalı ve Avrupalı kadın misyonerler ile karşılaştırıldığında İskandinav ülkelerindeki kadın misyonerlerin daha eğitimli olduğu, zengin ailelerden geldiği ve daha fazla sorumluluk bilincinde hareket ettiğini görebiliriz. İskandinav ülkelerinden dünyanın birçok bölgesine Protestanlığı yaymak amacıyla hareket eden kadın misyonerler diğer ülkelerdeki misyoner kadın oluşumlarında görev alan kadın misyonerlerden özellikle yetimhane ve hemşirelik alanlarında genellikle daha etkiliydi18. Bu nedenle İskandinav ya da farklı bir deyişle "Nordic" kadın misyonerler farklı Protestan misyoner örgütler tarafından hep istihdam edilmek istenmekteydi19. Kadın için kadın dayanışması şeklinde bir örgütlenme hareketi içinde faaliyetine başlayan KMA örgütü, okul, yetimhane ve küçük klinikler meydana getirirken diğer taraftan da dul kadınların ve yetimlerin tespitini dünyanın farklı bölgelerinde yaparak misyon alanını genişletme isteği içerisindeydi. Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış Osmanlı Devleti'nin topraklarında yaşayan Hristiyanların durumundan haberdar olan bu örgüt, Anadolu'ya misyoner göndermeyi gündemine aldı20.
KMA misyoner örgütünün faaliyet alanını genellikle sosyal yardım ve etkinliklerden oluşurken bu etkinliklerin içinde yer alan sağlık ve eğitim, örgütün üzerinde durduğu iki önemli unsurdu. Örgütün istihdam ettiği misyonerler genellikle iyi eğitim görmüş kadın misyonerlerden oluşmaktaydı. Hemşire ve öğretmen meslek dallarında misyoner alımı yapan örgüt aynı zamanda bu misyonerlerden din değiştirtme konusunda etkinlik yaparak Protestanlığın Lutheran koluna adam kazandırtmayı da mecbur kılmaktaydı21. Osmanlı topraklarına büyük umutlar ile gönderdiği kadın misyonerlerden Ermeniler arasında çalışmayı isteyen KMA örgütü her ne kadar bu misyonerlerini Osmanlı topraklarında Alman ve Amerikan misyoner örgütlerin himayesinde çalıştırsa da misyonerlerin bağlı oldukları KMA örgütü, Anadolu’daki kadın misyonerlerine gelecekteki operasyonlarına zemin hazırlamaları direktifinde bulunmuştu22.
Bodil Biørn hakkında
Norveçli kadın misyoner Bodil Biørn (1871-1960), Deutscher Hülfsbund für Christliches Liebeswerk im Orient23 adlı Alman misyoner örgütün Anadolu’daki yapılanmasında çalışmak için 1905 yılında KMA örgütü tarafından gönderildi24. Bodil Biørn, Kadın için Kadın Dayanışması Misyonu (Women for Women Missionary Workers ya da Norveççe ismiyle Kvinnelige Misjon Arbeidere ) adlı Danimarka kökenli Protestan misyonu tarafından Ermenilere yardım için Osmanlı ülkesine gönderilen 22 İskandinav kadın misyonerden Norveçli olan tek misyonerdi. 1871'de Norveç'in Kragero şehrinde armatörlükle uğraşan zengin bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Bodil Biørn, o dönemde bölgede okula gitme şansına sahip olan çocuklardan sadece biriydi. Kız çocuklarının eğitim almasına karşı çıkılan bir dönemde amcasının Oslo'da bir okul müdürü olması sayesinde eğitimine Oslo'da devam eden Bodil Biørn, müzik eğitimi için ailesi tarafından mezuniyetinin hemen akabinde Berlin'e gönderildi25. İki yıl eğitim aldıktan sonra eğitimine devam etmeme kararı aldı. Kendisinden normal bir kız gibi evlenip yuva kurması beklenirken farklı bir kader seçen Bodil Biørn, dünyayı gezmek ve insanlara yardım etmek istiyordu26.
Bu nedenle KMA örgütüne başvuran Bodil Biørn, hemşirelik eğitimi almaya başlamıştı. 1905 yılında okuldan ayrılan ve yeni belirlenen tayin yerine hareket eden Bodil Biørn, Osmanlı ülkesinde kendisini ne tür zorlukların beklediğinden habersizdi. Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında kısaca Deutscher Hülfsbund olarak bilinen Alman Yardım Birliği tarafından istihdam edilen Bodil Biørn, Osmanlı Ermenileri arasında çalışmak amacıyla ilk olarak örgütün Maraş'taki hastanesine atandı. Bu hastanede kısa bir tecrübe kazandıktan sonra Deutscher Hülfsbund örgütünün Harput’taki istasyonuna gönderildi. Harput’ta Alman hastanesinde hemşire olarak çalışan Bodil Biørn, bu hastanede hem mesleki bilgisini geliştirdi hem de Ermenice ve Türkçe dillerine olan hâkimiyetini geliştirerek ileride Ermeniler arasında çalışmayı kararlaştırdı. Bu kararı almasını ağlayan en önemli nedenlerinden biri de hastanede iki Ermeni doktor ve iki Ermeni hemşire ile işbirliği içerisinde olması ve bu işbirliğinin ileriye dönük yeni bir projenin temelini teşkil etme ihtimalinin ortaya çıkmasıydı27. KMA misyonerlerinin Osmanlı topraklarındaki ilk yılları bir hayli yoğun geçerken bu sürede misyonerlerden İngilizce ve yerel dillerden biri olan Ermenicenin öğrenilmesi istenmekteydi. Elbette Türkçe'nin de öğrenilmesi örgüt tarafından misyonerlere tavsiye edilmekteydi. KMA örgütü mensubu kadın misyonerlerinin genel olarak çalıştığı hastaneler Alman ve Amerikan hastaneleri olmakla birlikte bu kurumlarda konuşulan dillere olan hâkimiyetleri ve tedavi süreçlerinde kullanılan yeni yöntem ve tekniklerin kadın misyonerlerce öğrenilmesi onların gelecekte özellikle Ortadoğu’da etkili olmalarında da rol oynayacaktı28.
Bodil Biørn ‘un Muş’a gelişi ve Muş’taki faaliyetleri
Norveçli misyoner Bodil Biørn'un ikinci çalışma alanı olan Harput’tan ayrılması ve Muş'a gönderilmesi 1906 yılında gerçekleşti. Elazığ'dan at sırtında sekiz günde Muş'a varan Bodil Biørn, Muş’ta çok sayıda hastanın olması yönünde aldığı duyum ile kendisine bu şehirde ihtiyaç duyulduğunu, adeta tanrı tarafından Muş’a gönderilmek için kendisine çağrı gönderildiğini belirterek dağlar arasında gerçekleşen bu tehlikeli yolculuğu göze aldığını vurgulamaktaydı. Şehir hakkında ilk izlenimlerini günlüğünde dile getiren Bodil Biørn, Muş'un oldukça fakir bir yer olduğunu insanların çevredeki mağaralarda yaşadığını ve genellikle bir tür ekmek tükettiklerini belirterek bu ekmeğin sanki Norveç'in Napolyon ile karşılaşması sırasında yaşanılan kıtlık dönemlerinde insanların tükettiği ekmek ile çok benzeştiğini dile getirmekteydi. Şehrin civarında bulunan Ermeni köy ve kasabalarının çektikleri fakirlik hakkında da bilgi vererek Ermenilerin de Müslümanlar gibi fakirlik içinde olduğunu yazmaktaydı29.
Bodil Biørn’un Muş misyon istasyonundaki misyonerlik faaliyetlerinin odağında Ermeni kız çocukları ile kadınlar bulunmaktaydı. Bölgedeki Ermeni nüfusun geleceğini şekillendirecek olan kız çocukları ve kadınların durumu oldukça kötü durumdaydı. Muş Ermeni nüfusunun içinde yer alan kadın ve kız çocukları arasında cahillik oldukça fazlaydı. Bu durumu gören Bodil Biørn, yönetmekte olduğu yetimhaneden hariç bir okul meydana getirerek iki Ermeni kadın öğretmenin yönetiminde 120 öğrenciye hizmet vermeye başlamıştı. Ermeni kadınlar arasında da kendi başına öğrenme ve bu kişilere yardım etme "help to self help" sistemi benimsenerek Ermeni kadınların birbirlerine yardım ederek öğrenme eylemini gerçekleştirmelerine misyonerler tarafından yardım edilmekteydi30. Muş'taki Ermeni kadınların durumunu gözlemleyen Bodil Biørn, Ermeni kadınların acil yardım alması gereken gurup olarak belirleyip yardım ve eğitim organizasyonunu kadınların durumuna göre yönlendirmeye başlamıştı31.
Bodil Biørn, Muş istasyonunda sağlık ve eğitim alanında geldiğinden beri nerdeyse iki yıldır hizmet vermekteydi, üstlendiği görev gerçekten çok ağırdı. Bu nedenle Alman Hülfsbund örgütü Muş’a Alman misyonerlerden Bay ve Bayan Dobeler çiftini Biorn’a yardımcı olmak amacıyla gönderdi. Yapılan görev dağılımında Dobeler çifti yetimhane ve eğitim işinde meşgul olurken Bodil Biorn’da sağlık işi ile ilgilenecekti. 1910 yılına gelindiğinde Bodil Biørn bir yıllığına Norveç’e izin için döndü. Muş istasyonundaki işlerin aksamaması amacıyla Alman Hülfsbund örgütü Muş’a İsveçli bir kadın misyoner olan Alma Johansson’ı gönderdi. Alma Johansson, Bodil Biorn’a sağlık işlerinde yardımcı olurken aynı zamanda Muş’un civar köylerinden gelen tedavi isteklerini yerine getirmek için bazen Bodil Biørn ile bazen de misyonu temsilen diğer yardımcılar ile birlikte tek başına uzun süren yolculuklara çıkmak zorunda kalıyordu. Bodil Biorn, Norveç’te izindeyken Alman Dobeler çifti de misyonun gelişimi için yeni arsalar arıyordu. Müslüman mahallesinde Alman misyonerler tarafından üzerinde okul inşa etmek amacıyla alınan bir arsa Alman misyonerler ile yerel Müslüman halkı karşı karşıya getirmiş, durum Alman misyoner Dobeler çiftinin aleyhine sonuçlanınca da olaya yabancı devletlerin temsilcilikleri müdahil olmaya başlamıştı32. Olayın genişlemesini istemeyen Osmanlı Devleti, var olan siyasi gelişmelerin aleyhine dönmesinden endişe duyarak olayın biran önce kapanmasını istiyordu. Muş’taki misyonun yatırımını gözeterek misyon ile yerel halk arasında bir nefretin oluşmasını göze alamayan misyonerler, sağlanan uzlaşmayı kabul etmek zorunda kalarak arsanın il sahibine teslim edilmesi ile her iki taraf arasında uzlaşı sağlandı33.
Bu sırada Norveç’te izinde olan Bodil Biørn Muş’a geri dönmüştü. Muş’taki Müslüman ahali ile arazi yüzünden sıkıntı yaşayan Dobeler çifti, Hülfsbund örgütü tarafından misyonun Halep şubesine atanmışlardı. Dobeler çiftinin Muş’u terk edip Halep’e doğru hareket etmeleri, Bodil Biørn’u misyonun genişlemesinden sorumlu kişi olarak bir okul, iki yetimhane ve bir klinikten oluşan misyonu idare etmek zorunda bırakmıştı. Yetimhanelerden biri kız diğeri ise erkek yetimhanesiydi. Misyonun genişlemesi için çaba sarf eden Bodil Biørn, kliniği 10 yataklı ufak bir hastaneye çevirmeyi başarmış hatta Hülfsbund örgütünü de ikna ederek yeni bir okulun inşasını 1913 yılında bitirtmişti. Bodil Biørn, Muş'taki görevi sırasında kendisine yardımcı olarak Muş’a gönderilen İsveçli kadın misyoner Alma Johansonn ile misyonun işlerini yürütmeye çalışırken aynı zamanda Ermeni öğretmen, hastabakıcı, İncil okuyucu kadınlardan ve din adamlarından yardım da almaktaydı. Muş yerel yetkilileri, misyonun bu şekilde genişlemesinden memnun olmalarına rağmen 1914 yılında Almanların tekrar yeni bir okul inşasına girişmeleri, şehirde artacak olan yabancı nüfuz nedeniyle pek hoş karşılamamışlardı34.
İsveçli kadın misyoner Alma Johanson, eğitimini hemşire ve ebe olarak tamamlamıştı. Atandığı Muş istasyonunda yer alan Alman hastanesinde görevini icra ederken artan zamanlarında da yerel kadınlar ile gerçekleştirdiği toplantılarda Protestanlık hakkında bilgi vererek Protestan yaşam tarzının yerel Ermeni kadınlar arasında benimsenmesi için çalışıyordu. Yerel kadınlar ile olan buluşmaların sadece Muş merkezle sınırlandırmayarak Muş'un civar köylerine de uğramayı eksik etmiyor, gittiği yerlerde genellikle Ermeni kadınlar ile sohbet etmeye çalışıyordu. Bu faaliyetlerinden edindiği tecrübelerini KMA örgütünün İsveç'in Stockholm kentinde bulunan merkezine ileten Alma Johansonn, çalışma şartlarının zorluklarından, ağır geçen kış koşullarından bahsederek hemşirelik ve ebelik mesleğini yüksek dağlarla çevirili bu bölgede gerçekleştirmek ve Protestanlığa adam kazandırmanın ne kadar zor olduğundan bahsetmekteydi35.
İskandinav ve Alman misyoner ve hemşireler (Deaconess) çalıştıkları sahalarda aynı zamanda bir rol modellik görevi de üstlendiklerinin bilincinde olarak hareket etmekteydiler36. Kamu hizmetinin sağlık ve eğitim gibi pek çok alanında bayanlarında hizmet üretebileceğinin devamlı olarak üzerinde durulması, Muş’taki misyoner okullarında ve yetimhanelerinde yetiştirilen kız çocukları arasında misyoner, öğretmen veya hasta bakıcı olma isteği giderek artmaktaydı. Kız öğrencilerden gelen talep üzerine misyonerler zeki, çalışkan ve uysal kız öğrencileri belirleyerek kendilerine yardımcı olarak yetiştirmeye çalışmaktaydılar. Belli bir süre eğitim ve uygulama sonrasında tecrübe kazanan öğrenciler, misyonerler gibi görev üstlenerek kız kardeşlik ruhu içinde misyonerlerle birlikte hareket etmekteydiler37.
Bodil Biørn'un Muş'taki görevi sırasında karşılaştığı durumlar onun hem tecrübe kazanmasına hem de eksik kaldığı alanlarda ülkesini ziyarete giderken alacağı eğitimler ile bu eksikliğini kapatma çabası göstermesine zorluyordu. Muş'ta Ermeni ve Müslüman kadınlar arasında doğum sırasında ölüm oranının oldukça fazla olması ve doğumun hemen ilk aylarında yeni doğan çocuklar arasında da ayını şekilde ölüm oranının fazla olması, Bodil Biørn'u hemşire olmasına rağmen tatili sırasında ebelik eğitimi almasını da gerekli kılmıştı. Bu eğitim sonrasında Bodil Biørn, Muş misyon istasyonunda kadınları bilgilendirmek amacıyla sohbetlerde bulunmayı ihmal etmeyerek doğum sırasında mutlaka ebenin çağrılması gerektiğini vurgulamıştı38. Muş genelinde kadınların iş yükünün fazla olması, doğurdukları çocuk sayısının fazla olması ve bu doğumların kolay doğumlar olmaması bölge kadının yaşam süresinin oldukça kısa olmasında önemli rol oynadığını belirten Bodil Biørn, kadınlar arasında yürüttüğü sohbet toplantılarında ev yönetimi, hijyen, çocuk bakımı ve doğum sonrası kadının kendisine bakımı konusunda pratik bilgiler vermeye çalışarak basit hastalıkların ölümle sonuçlanmasının önüne geçilmesinde bu bilgilerin önemine değinmekteydi39.
Konu sağlık olunca Kürt, Türk ve Ermeni, Muş’ta her milletten misyonerler için hasta mevcuttu. Hastaların bu kadar fazla bu kadar farklı milletlerden oluşu Bodil Biørn gibi misyonerleri ürkütmüyor aksine işine daha fazla odaklanmasını sağlayarak tedavi ettiği her kişinin, Protestanlığı dini olarak seçme ihtimalini severek işine dört elle sarılıyordu40. Hemşire olmasına rağmen doktor hizmeti veren Bodil Biørn, şehre geldikten kısa bir süre sonra açtığı klinikte yılda 4000 hastaya bakmış, Muş merkezde yatalak 300 hastasını ve civar köylerdeki yatalak 200 hastasını rutin olarak ziyaret etmişti. Bodil Biørn, hastalarını tedavi etmeye çalıştığı süreçte kendisine yetiştirdiği Ermeni kadın ve erkek yardımcılar hizmet etmekteydi41.
Osmanlı ülkesine girmeden önce Berlin Osmanlı konsolosluğuna uğrayan ve mesleğini beyan ederek çalışma izni isteyen Bodil Biørn'a sadece hemşirelik yapabilir izni verilmesine rağmen Muş misyon istasyonunda hemşirelik görevin yaparken bazen de doktor statüsünde hareket ederek hasta kabul ve ziyaretlerinde bulunup ilaç tavsiyeleri verebilmekteydi42. Bu şekilde hareket etmesine yerel yetkililer genel de ses çıkarmazken şehirde bulunan Katolik Ermeni cemaatine mensup bir Doktor, Bodil Biørn'un doktorluk şahadetnamesinin olmadığından dolayı hasta kabul edemeyeceğine dikkat çekerek Bodil Biørn'u engellemeye çalışmaktaydı. Bu engellemenin iki önemli nedeni olabilirdi bunlardan biri şehirde bulunan Katolik Ermeni cemaatinin Muş’ta bir Protestan varlığının oluşumuna karşı oluşu ve diğer neden ise Bodil Biørn gibi kadın misyonerlerin toplum önünde örnek oluşturarak toplumun geleneksel erkek egemen yapısına zarar vereceği iddiasıydı43.
İskandinav kadın misyonerlerin Ermeni düşkünler tarafından "Anne" olarak veya "Ermenilerin Annesi" şeklinde nitelendirilmesi bu misyonerlerin Ermeniler tarafından ne kadar benimsendiklerinin bir göstergesiydi44. Osmanlı topraklarında çalışan İskandinav kadın misyonerler bekârdı. Hayatlarını uğruna adadıkları Protestanlığı, Anadolu'da yaymak için bu coğrafyaya gelen kadın misyonerler, hiç evlenmediler. Ancak annelik duygularını edindikleri Ermeni evlatlıklar ile yaşamaya çalıştılar. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde kurdukları yetimhanelerde canla başla çalışmaları bu yetimhanelere yetim toplamaları bu kadın misyonerlerin bir nevi "yetim toplayıcısı" olarak toplum içinde anılmalarına neden oldu.
Ermeni isyanlarının giderek artması ve bu isyanlar sonrası Ermeni dul ve yetimlerinin artması İskandinav kadın misyonerlerin bölgede kalıcı olmak için bekledikleri fırsatı meydana getirmekteydi. Diğer taraftan Ermeni tehcir hareketi sırasında ve sonrasında oluşan Ermeni yetim mevcudu, İskandinav kadın misyonerlerin Osmanlı coğrafyasında geleceğe dönük bağımsız İskandinav misyonunun bu bölgede kurulması için hayal kurmalarına yetmekteydi45. İskandinav kadın misyonerlerinin eğitim alanından çok yetimhane ve sağlık alanında çalışmasının nedenlerinden biri bu misyonerlerin çalıştıkları sahada çocuk ve kadınlar ile daha fazla iç içe olmasıydı. Bekâr olarak sürdürmek zorunda oldukları misyonerlik görevi ve kendi ailelerinden uzak olmalarından dolayı çektikleri aile hasretlerini idare ettikleri yetimhaneler ve küçük sağlık kliniklerinde erkek ve kız çocuklarını bir anne gibi sahiplenerek gidermekteydiler. Osmanlı coğrafyasının dağlarla kaplı ve yüksek doğu bölgesinde Ermeniler arasında misyonerlik görevini sürdüren Bodil Biørn da Ermenilerin annesi gibi Ermeni toplumunda algılanmaya başlanması pek fazla uzun sürmemişti. Ermeni dul ve yetimlerin sağlık, eğitim ve hatta yeri geldiğinde güvenlik ihtiyaçlarına çözüm üreten Bodil Biørn, bugün Ermeni toplumunda tanınmakta ve bu misyoner için Ermeniler arasında anma günü düzenlenmektedir46.
Protestan misyonerlik faaliyetlerinde kadın ve kız çocuklarına verilecek eğitimin ayrı bir yeri vardı. Protestan cemaatleri kadını önemseyerek ona önemli roller yüklemiş eğitimine önem vererek hem aile kurumu içinde hem de kadının yaşadığı çevrede saygı duyulmasını ve erkekler ile eşit haklara sahip olması gerektiği üzerinde durmuştur. Osmanlı topraklarında görev yapan Protestan kadın misyonerler erkek egemen bir toplumda çalışırken oldukça zorlanmış olmakla birlikte bu durumun Osmanlı ülkesinin gelenek yapısı ve kadınların eğitimsiz bırakılmasıyla erkek nüfusun ön plana çıkmasına izin veren bir anlayıştan kaynaklandığını kabul etmişlerdi. Protestan misyonerlik faaliyetlerinin amacına ulaşabilmesi için misyon sahasında önemli ölçüde Protestan varlığını oluşumunu şart gören ve Protestan neslin, misyon sahasında oluşumunda kız çocuklarının önemini anlayan misyonerler, faaliyetlerini yeniden dizayn ederek yeni misyonerlik yöntemleri ile kız çocuklarının eğitimine yoğunlaştılar. Müslüman ve hatta bölgedeki Ermeni nüfusa da hakim olan geleneksel erkek egemen yapıyı kırmak ve kızlar arasında Protestan mezhebinde kadın yaşamının özendirilmesi, misyonun asıl hedefi haline dönüşmüştü. Muş istasyonunda da durum pek farklı değildi. Kadının sosyal yaşamda yer edinmesine önem veren İskandinav kadın misyonerler de kadınlar arasında çalışmanın kendilerine adeta tanrı tarafından tevdi edildiğini iddia etmekteydiler. Protestan misyonerlerin Osmanlı topraklarındaki karşılaştıkları sıkıntılar genelde aynıydı. Muş bölgesinde hâkim olan Alman Deutscher Hülfsbund örgütüne bağlı kadın misyonerler ile Bitlis havalisinde faaliyet gösteren Amerikan Board örgütüne bağlı kadın misyonerler de bölgenin yerel kadınlarına sosyal statü kazandırmanın peşindeydiler47.
Muş'ta görev yapan İskandinav kadın misyonerler bir yandan sağlık ve eğitim alanında görevlerini yerine getirmeye çalışırken diğer taraftan da asıl görevleri olan Protestan propagandası yapmayı da ihmal etmemeye çalışmaktaydılar. Misyonun bulunduğu coğrafyada yaşayan kadın ve kız çocukları, misyonerlerin ilgi odağını teşkil ederek propaganda faaliyetlerini bu kesim üzerinden götürmekteydiler. Kız çocuklarının eğitimi, kadınların çocuk bakımı, sağlık bilgisi ve ev idaresi hakkında sık sık kilise ve diğer misyon kurumlarında yerel kadınların toplanmasını sağlayıp onlara bu konular ile ilgili konferanslar misyonerler tarafından verilmekteydi. Ayrıca ev ziyaretleri ve hasta ziyaretlerinde de belli bir rutin takip edilmekle birlikte yapılan toplantı ve sohbetlerde Protestan yaşam tarzı, Protestanlar arasında kadınlara verilen önemin fazla olduğu ve kadının önemli bir mevkide bulunması gerektiği dile getirilmeye çalışılarak yerel kadınlar arasında bir özenti dünyasının oluşması için çalışılmaktaydı48.
Osmanlı topraklarında Protestan misyonerlik faaliyeti yürütmek adına gelen İskandinav kadın misyonerler genel itibariyle Anadolu ve Suriye bölgesinde yaşayan Ermeniler arasında propaganda çalışmalarını yürüttüler. Kurdukları misyonlarda yerel yardımcıların yetiştirilmesine önem veren misyonerler bu yardımcılar sayesinde hem iş yüklerini azalttılar hem de misyonunun yerel halk tarafından yabancı bir unsur olarak görülüp uzak durulmasının önüne geçmeye çalıştılar. Bodil Biørn da Muş’ta görevli olduğu dönmelerde kendine has bir takım stratejiler geliştirerek misyonerlik faaliyetlerini kolaylaştırma yönünde ilerlemişti49.
Okuma yazama bilen ve İncil okuyabilen Ermeni kadınlarını araştırıp ortaya çıkartarak misyon için İncil Kadın (Bible Woman) görevini üstlenmelerini talep ettiler. Bu kadınların, bulundukları çevrede yaşayan Ermeni evlerini ziyaret edip onlara İncil okuması için ücret ödemeyi teklif eden Bodil Biørn, bazen de misyon tarafından bu kadınların temel ihtiyaçların giderilmesi için çalıştı. Bu tür Ermeni kadınların bulunması zor olmasına rağmen mümkündü. İskandinav kadın misyonerler Osmanlı topraklarına gelmeden önce bu ülkenin birçok alanında Amerikan Board örgütüne bağlı Kuzey Amerikalı misyonerler her seviyede okullar açıp yine Ermeniler arasında eğitim faaliyetleri yürütmeliydiler. Bu okullara ülkenin çeşitli bölgelerinden Ermeni kız ve erkek öğrenciler gelmekteydi. Kadınlar arasında yapılan toplantılara, sohbetlere katılan ve ev ziyaretlerinde bulunup onlara İncil okuyan bu misyoner yardımcısı kadınlar bu tür Amerikan okullarında genç kızlık dönemlerinde eğitim almış olan kadınlardı. Sadece İncil okumak için değil aynı zamanda misyon okullarında öğretmen veya misyoner yardımcısı olarak da istihdam edilen bu kadınlar, misyonun genişlemesinde de önemli rol oynamaktaydı. Bodil Biørn da bu stratejiyi uygulayarak Muş’ta görev yaptığı alanlarda kendisine yardımcı olacak elemanları aramayı hep sürdürmüş, uygun birini bulunca da yanına alarak yetiştirmeye çalışmıştı50.
XIX. yüzyılın sonlarına doğru fotoğraf teknolojisinde meydana gelen gelişmeler dünya genelinde misyonerlik faaliyetlerine olumlu katkılar yaparak özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde resimli misyoner yayınlarının oldukça popüler olmasını sağlamıştı. Dış dünyayı okuyucusuna tanıtan aynı zamanda misyonerlik faaliyetlerinin nasıl gerçekleştiği hakkında bilgi veren ve bu faaliyetlerin devamı için bağışların ne kadar önemli olduğunu vurgulayan misyoner mektupları, bu dönemde yayınlanan süreli misyoner yayınlarında da yer almaktaydı. Bazen misyonerlerin çektiği bir resim, altına çok fazla bir kelime yazılmadan bile epey bir bağışçı kazandırmaktaydı. Protestan misyonerlerin resmin gücünü keşfetmesi ve resmi, yazı ile konuşturması istediği etkiyi yapabilmesi için çok önemliydi. Osmanlı topraklarında Protestan misyonerlik faaliyetinde bulunan Alman, İskandinav ve Amerikalı misyonerler de teknolojinin bu gücünün farkında olarak özellikle kendi ülkelerindeki kamuoyunu etkilemek için süreli yayınlara ve bu yayınlarda misyonerlerin şahsi fikirlerini içeren resimli hikâyelerin yayınlanmasına büyük önem gösterdiler.
XIX. yüzyılın son çeyreğinde başlayan Ermeni isyanlarının XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar devam etmesi ve tehcir kanununun meydana getirdiği sıkıntılar, İskandinav misyonerleri içinde epey bir propaganda malzemesi meydana getirdi. KMA örgütü de Anadolu'daki misyonerlerinin faaliyetleri sırasında çektikleri Ermeni yetim ve dullarının resimleri ile broşürler meydana getirerek Türkler aleyhinde İskandinav ülkelerinde bir propaganda mekanizmasının oluşmasını sağladılar51. Protestan İskandinav misyonerlerinin Anadolu'daki faaliyetleri sırasında çektikleri fotoğraflar her ne kadar misyonun bağış kampanyalarında kullanılıp bağış elde etmenin önemli bir yolu ise de bu fotoğraflar diğer yandan da misyonun geçirdiği evrimi de resmetmekteydi52. Misyonun fiziksel büyümesi, misyonerlerin yeni çalışma sahaları keşfetmeleri ve yerel insanların misyona olan tutumlarının ne düzeyde seyrettiği bu fotoğraflar sayesinde misyon merkezince gözlenebilmekteydi. Bodil Biørn, 1905 yılında görev yerine geldiği sırada beraberinde bir de fotoğraf makinesi getirmişti. Makinenin kullanımı hakkında kendisine KMA merkezinde verilmiş olan bilgi ile fotoğraflarını elde eden Bodil Biørn, izin dönemlerinde Norveç'e dönerek bu fotoğraflardan meydana getirmiş olduğu sunumu KMA örgütünün Norveç merkezinde sunarak örgütün bu tür materyalleri bağışçı kazanmak için nasıl kullanabileceği hakkında fikir beyan etmeyi bir alışkanlık haline getirmişti53. Bodil Biørn'un görev yaptığı Muş istasyonunda Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında yetimhane ve hastane gibi misyon yapılarının ne şekilde değiştiği Bodil Biørn'un kamarasından görülebilmekteydi. Birinci Dünya savaşından sonraki süreçte Muş istasyonun yetkili kişisi olarak görevlendirilen Bodil Biørn, aynı zamanda bu süreçte misyonun genişlemesinden de sorumlu hale getirildi. Aslında erkek bir misyonerin görevi olan yöneticilik, savaş nedeniyle bölgede erkek misyoner olmadığı için Bodil Biørn'e verilmişti. Bu atama Bodil Biørn'un güçlü kişiliğinden de ileri gelmekteydi54.
Osmanlı Ermenileri arasında misyonerlik faaliyetinde bulunmak ve bu faaliyetlerin ayrıca Osmanlı ülkesine çok uzak merkezlerden yürütülmesi oldukça masraflı bir işti. Osmanlı'nın doğu bölgesinde Protestan Alman misyonerlik faaliyetini organize eden örgütlerden biri olan Deutscher Hülfsbund örgütü de bu bölgede bulunan misyon merkezlerinin masraflarını üstlenmekteydi. Muş istasyonunda İskandinav misyonerleri tarafından gerçekleştirilen misyonerlik faaliyetlerinin finansmanını üstlenen Hülfsbund örgütü, maddi bir sıkıntı yaşamamak için bir sistem geliştirmişti. Bu sistemi İskandinav ülkelerinde bulunan KMA örgütleri ile işleterek misyonun bağışsız kalmasının önüne geçmeye çalışmaktaydı. Sistem, bölgede çalışan misyonerlerin Ermeni isyanlarının ve tehcir kanununun meydana getirdiği çocuklu Ermeni dulların fotoğraflanması ve her fotoğrafın altına da dul kişinin ismi ve kocasını nasıl kaybettiği hakkında bilgi eklenerek İskandinav ülkelerindeki misyon merkezlerine göndermesi sonrasında yapılan katalog ile KMA örgütü tarafından her dula bir koruyucu aile bulunmasından ileri gelmekteydi. Almanca Pflegeeltern olarak isimlendirilen ve dul resimlerinden oluşan katalog sisteminin işleyişi, örgütün doğu Anadolu bölgesindeki misyon istasyonlarında uygulanmaktaydı. Widwen in Musch başlıklı katalog55[1], Almanya ve İskandinav ülkelerinde KMA ve Hülfsbund örgütlerinin kilise ağları tarafından bu ülkelerde kilise cemaatlerine tanıtılarak koruyucu olmaya istekli aileler belirleniyor ve eşleşmeler sağlandıktan sonra rutin bağışlar kiliseye, koruma altına alınan dul için ödenerek bölgedeki misyonerlere aktarımı sağlanıyordu. Böylelikle Muş istasyonunun faaliyet sahasında yaşayan Ermeni kadınları yaşamlarını sürdürme ve çocukları ile ilgilenme imkânı biraz da olsa bulabiliyordu56. Hemşire Bodil Biørn ve çalışma arkadaşı Alma Johansonn bazen kendilerine iletilen acil yardım taleplerine de koşmak zorunda kalıyorlardı. Muş çevresinde bulunan dağların yamaçlarında kurulu olan köylerden gelen yardım isteklerine Bodil Biørn'un hastane ve yetimhane yönetiminden mesul olması nedeniyle mesai arkadaşı Alma Johansonn karşılık vermek zorunda kalıyordu57.
Bazen üç günlük at sırtında gerçekleşen yolculuktan sonra varılan köylerde hemşirelik yapmaya çalışan Alma Johansonn, her ne kadar bu tür uzak yolculuklara katılmak istemese de yol güzergâhında karşılaşma ihtimali yüksek Ermeni köylerinin tespiti ve sonrasında misyonun geleceği ve yayılım sahasının genişliği için bu Ermeni köylerinin ziyaret edilmesi fikri Johansonn’a bu tür zor yolculuklara katlanma metaneti vermekteydi58. Bodil Biørn, Muş misyon istasyonunda hemşirelik görevini yerine getirirken sadece misyonun bulunduğu şehir merkezi ile ilgilenmeyip imkanı el verdiği ölçüde de misyon merkezinin çevresinde bulunan köylerden gelen yardım taleplerini de değerlendirerek bu köylere de düzenli ziyaretlerde bulunmaktaydı. Merkez köylerin birinden gelen yardım isteği doğrultusunda at sırtında vardığı köyde hastası ile ilgilendikten sonra köyde bulunan papazından köy kadınlarının kilisede toplanmasını ve onlara kendisinin bir konuşma yapabilmesi için izin istemiş fakat köyün Gregoryen papazı bu toplantıya izin vermemiş ve hatta Bodil Biørn'u "Şeytan" olarak halka göstermeye çalışarak bu kişinin köydeki herkesi Alman yapmaya geldiğini söylemişti. Bu tür durumlar Muş'taki İskandinav misyonerlerinin sık karşılaştığı durumlardı. Gregoryen din adamları batılı misyonerlerin her ne kadar cemaatlerine sağlık ve eğitim alanında yardım ettiklerini biliyor olsalar da bu misyonerlerin asıl amacının Gregoryen cemaatini parçalamak, cemaat üyesi olan Ermenileri Protestanlaştırmak olduğunu sezmişlerdi59.
Muş misyon hastanesinde sadece Ermeni hastalara bakmayıp Müslüman ve Hristiyanlığın diğer mezheplerine mensup hastaları da olan Bodil Biørn, şehrin ileri gelenleri ile de iyi geçinmeye çalışarak özellikle şehirde meydana gelen salgınlardan az bir zararla çıkılması için büyük çaba sarf etmekteydi. Aslında Muş'ta bulunan İskandinav misyonerlerin bu çabasının altında, yerel yetkililer ile bir sorun yaşamak istememeleri ve misyonun geleceği için ilişkilerin devamlı sıcak tutulması gibi bir stratejik amaç yatmaktaydı60. Birinci Dünya Savaşı sırasında durumun ne olacağını kestiremeyen fakat buna karşın bölgeye intikal ettirilen yaralı Türk askerlerinin misyon hastanesinde tedavi olmasına karşı çıkmayan Bodil Biørn ve ekibi, hastalara gereken önemi fazlasıyla vererek Türk hekimlerinin bile takdirini kazanmayı başararak bu durumun savaş sonrasında bile misyonun devam etmesine olumlu bir katkı yapacağına ümit etmekteydiler61.
1915 yılına doğru Osmanlı Devleti'nin uygulamaya koyduğu sansür politikası tüm hızı ile devam ediyordu. Muş'ta görevli olan İskandinav kadın misyonerler de bu sansür politikasından oldukça kötü şekilde etkilenmeye başlamıştı. Misyon merkezi ile olan yazışmaları, Norveç misyon merkezinden gönderilen yazınsal materyaller, genellikle Muş misyon istasyonuna ulaşmamaya başlayarak misyonerlerin izole bir hayat sürdürmelerini gerekli kılmıştı62. Bu dönemde Muş'taki misyon merkezi adeta bir sığınma evine dönerek tehcire uğramak istemeyen ve Osmanlı askerlerinin kovuşturmasından kaçan Ermeni dul kadınların çocukları ile birlikte misyon binalarına sığınmalarına sahne olmaya başlamıştı63.
1916 yılının ortalarına doğru gelindiğinde artık Rus ordusu Muş'a doğru yaklaşmaktaydı. Rus işgalinden hemen önce Bodil Biørn ve Ermeni yardımcıları Muş'u terk etmek zorunda kaldılar. İki günlük at sırtında yapılan yolculuk ile Bitlis'e gelen Bodil Biørn, Bitlis'ten Diyarbakır'a hareket eder. Diyarbakır'da bir kaç hafta bekledikten sonra geri dönüp yetimhaneyi tekrar devralmayı planlayan Bodil Biørn'un bu hayali gerçekleşmeyince Halep'e doğru yola koyulur. Haruniye'ye uğrayarak belli bir süre burada kalan Bodil Biørn, daha sonra Muş'ta daha önceleri görev yapan Alman meslektaşları Bay ve Bayan Dobeler ile Halep'te buluşur. Dobeler çiftinin yanında Halep'te bir yıl geçirdikten sonra ülkesi Norveç'e 1917 yılında izin için döner64. Bodil Biørn'un Ermeniler arasındaki faaliyetleri üç döneme ayrılır. 1905 ile 1916 yılları arasında Anadolu'daki Ermeniler arasında çalışan Bodil Biørn Maraş ve Haruniye’ye 1 yıl, Harput’ta 2 yıl ve 10 yıla yakın bir zaman da Muş'ta faaliyet gösterdi. İkinci döneminde ise yeni kurulmuş Ermenistan’ın Leninagrad yani günümüz adıyla bilinen Gümrü şehrinde bir yetimhaneyi 1922'den 1925 yılına kadar yönetti65. Rusların yetimhaneyi kapatması ve Bodil Biørn'u sınır dışı etmesiyle 1926'da Halep'e gelen Bodil Biørn, burada Ermeni yetimler arasındaki faaliyetlerine devam ederek 1934 yılına kadar Halep'te kaldı. Halep'ten sonra ülkesine dönen Bodil Biørn, hayatının sonuna kadar Ermeniler için çalışmaya devam etti66. 1960 yılında nerdeyse 90 yaşında hayata gözlerini yumdu67. Bodil Biørn sıradan bir kadın misyoner olmayıp aldığı eğitim ile belli bir bilgi birikimine sahip ve faaliyetlerini hem yazı ile hem de fotoğraf makinesini kullanarak kayıt altına almayı bilen bir misyonerdi. Bu nedenle uzun yıllar hizmet ettiği coğrafyalarda biriktirdiği arşivi günümüzde bu bölgeleri çalışan araştırmacılar için önemlidir68.
Sonuç
Osmanlı topraklarında misyonerlik faaliyetlerinde bulunan sayısız kadın misyonerlerden sadece biri olan Bodil Biorn, çalıştığı coğrafyanın zorluğu, izlediği farklı yöntemler ve Ermeni toplumu içerisinde üstlenmiş olduğu anne rolü, onu bir şekilde çağdaşlarından ayrı bir yere koymaktadır. Kendisinin Tanrı tarafından Muş’taki Ermenilere yardım için gönderildiğine inanan Bodil Biorn, bağlı olduğu Protestan değerlerini bu bölgede yaymak amacıyla nerdeyse on yıl mücadele vererek Muş’ta kalıcı bir misyon varlığını oluşturmaya çalışmıştı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’da faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler Cemiyeti’ne bağlı Yakın Doğu Yardım Cemiyeti Neareast Relief Society altında belli bir müddet çalışan Bodil Biorn, özlediği serbestliğe fazla dayanamayarak farklı coğrafyalarda görevini sürdürme çabası içindeydi. Rus işgalinden dolayı Muş’tan ayrılmak zorunda kalsa da Ermeni yetimleri için çalışmaya devam etmiş bu nedenle Gümrü ve Halep’te tekrar Ermeni yetimlerin bakımını üstlenmişti. Bu tür misyonerler her ne kadar çalıştığı örgüt ve Protestanlık lehine faaliyet yürüttüğünü düşünseler de ürettikleri fotoğraf ve diğer yazınsal dokümanlar ile çalıştıkları bölgenin yerel tarihine katkı yaptıklarının farkında değillerdi. Diğer taraftan uygulamaya koydukları yeni teknikler, sahip olduğu pratik bilgiler ve en önemlisi hemcinslerinin mümkün olduğu kadar fazla toplum içinde statü kazanması için mücadele içinde olmaları bu misyonerlerin aynı zamanda bir toplumsal mühendislik aracı olarak da algılanmasını sağlamaktadır. Elbette yabancı bir araç tarafından şekillenmenin iyi ve ya kötü olduğu tartışıla bilinir. Ancak bu tür faaliyetlerinin olumlu taraflarının olmadığını kesin bir şekilde söylemek bence mümkün değildir.
Üstünde yaşadığımız coğrafyanın ne kadar kıymetli olduğunu özellikle XIX. yüzyılda bu topraklarda aktif olan Katolik, Ortodoks ve Protestan misyonerlerin meydana getirdiği misyoner kurumların dağılımına bakarak anlayabiliriz. Okul, yetimhane ve hastane gibi misyon kurumları ile dış temsilcilik, ataşelik, konsolosluk ve büyükelçilik gibi devletin resmi misyonları ile yapılan ortak çalışmalar, istenilen ülkede istenilen sonuçları doğura bilinirlik açısından önemlidir. Anadolu’nun doğu bölgesi, böyle tabir edilen bir ortaklığa ev sahipliği yapmak zorunda kalmıştı. Amerikan ve Alman misyoner örgütlerin bir nevi çatışma sahası haline dönüşen doğu vilayetleri, Ermeni isyanları, devlet otoritesinden uzak oluşu, yerel yöneticilerin keyfi davranışı ve yaklaşan Birinci Dünya Savaşı, bir kaos ortamının oluşmasına zemin hazırlayarak özellikle Protestan misyonerlerin arayıp da bulamadıkları güvensizlik ve sahiplenme ihtiyacının fazla olduğu durumu doğurdu. Yerel yönetimin ve Ermeniler dâhil diğer yerel Hristiyan unsurlar ve Müslümanlar, misyonerlerin gerçek amaçlarının ne olduğunu bilseler de onların sunduğu hizmete bir nevi muhtaç olduklarını bilerek misyonerler ile olan ilişkilerini koparmıyorlardı. Batının teknolojisinden ve batılı yaşam tarzından misyonerlerin verdiği eğitim sayesinde haberdar olan yerel unsurlar aslında cemaatlerinin bir parçalanma süreci yaşadıklarının farkındaydılar. Ancak siyasi himaye ihtiyacı ve gelecek nesillerin verilen bu eğitim ile ileriye dönük gelişim göstere bilme ümidi misyonerlerin ailelere kadar sızmasının önünü açtı. Protestanlığa kazandırılan insan sayısının azlığı misyonerler için her ne kadar bir yenilgi sayılsa da aslında onlar bu yerel unsurların Protestan dünyasının ne kadar ileri olduğunu, Protestanların modern olduğunu, Protestan kadınların toplum içerisinde statü sahibi olduğu kısacası özlem duyulabilecek bir Protestan yaşam tarzının özendirildiğine kanaat getirerek kendilerini başarılı saymaktaydılar. Bu tür organizasyonlar günümüzde daha yaygın bir şekilde farklı oluşumlar altında faaliyetlerini yürütmekle birlikte donanım açısından da oldukça ileri bir düzeye ulaştıkları bir gerçektir. Türkiye’nin çevresinde bulunan Ortadoğu ve Kafkas ülkeleri misyoner örgütlerin geçmişte olduğu gibi günümüze de önemli çalışma sahalarını teşkil etmektedir. Bu bölgelerde özellikle merkezi otoriteye karşı güçlü batılı devletlerin sunabilecekleri himaye imkânına sahip olmak isteyen insanların fazla olması, ekonomik eşitsizlik, kamu hizmetlerinin eşit dağılımında yaşanılan sorunlar, istikrarsızlık ve güvenlik hizmetlerinde yaşanılan sıkıntılar ve en önemlisi
ayırımcılıktan kaynaklanan sorunların fazla olması misyonerlerin bu bölgelerde kendileri için her zaman bir açık kapanın olabileceği ihtimalini canlı tutmaktaydı. Bu nedenle misyonerlerin kendi hakları içerisinde etkili olmalarını istemeyen devletlerin bu tür açık bırakabileceği kapıları önceden tespit etmeli ve hemen onarmaya başlamalıdır.
Not: Bu makale yayınlanmıştır.
Atıf: Celal Öney", “Norveç’ten Muş’a Protestan Kadın bir Misyoner: Bodil Biorn”, Tarih ve Kültür Bağlamında Muş Uluslararası Sempozyumu, Muş, 2018, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2019, s. 467-486
Link: https://www.atam.gov.tr/wp-content/uploads/mu%C5%9F-sempozyumu.pdf
Sempozyum kitabındaki diğer makaleler için alttaki pdf dosyasını indirebilirsiniz.
Muş Sempozyumu
26.6MB ∙ PDF file
Sonnotlar
Osmanlı topraklarında açılan Alman yetimhaneler hakkında daha fazla bilgi için bknz Muttalip Şimşek, “Osmanlı Devleti nde Alman Yetimhaneleri (1860-1921),” History Studies International Journal of History 8, no. 3: 164–69
Hilde Nielssen, Karina Hestad-Skeie and Inger M. Okkenhaug, eds., Protestant Missions and Local Encounters in the Nineteenth and Twentieth Centuries (Brill, 2011)
Osmanlı topraklarında gerçekleşen Amerikan misyonerlik faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi için bknz. Uygur Kocabaşoğlu, Kendi belgeleriyle Anadolu'daki Amerika: 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan Misyoner Okulları, 3.baskı (İstanbul: İmge Kitabevi, 2000)
2015 yılında Türk Tarih Kurumundan yayınlanan bu kitap XIX. yüzyılda Osmanlı topraklarında gerçekleşen Katolik ve Protestan Alman misyonerlik faaliyetlerini detaylı bir şekilde incelemektedir. Hem Anadolu hem de Filistin bölgesinde gerçekleşen Alman misyonerlik faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi için bknz. Uğur İnan, Osmanlı Devleti'nde Almanların Protestan Misyonerlik Faaliyetleri (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2015), 417–18
İlber Ortaylı, II. Abdülhamit Döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu (Ankara: Ankara Üniversitesi Basım Evi, 1981), 49
Ortaylı, II. Abdülhamit Döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu, 111; Filistin bölgesinde Protestanlığın yayılışı hakkında daha fazla bilgi için bknz. Murre-van den Berg, H. L, ed., New Faith in Ancient Lands: Western Missions in the Middle East in the Nineteenth and Early Twentienth Centuries, Studies in Christian mission v. 32 (Leiden, Boston: Brill, 2006)
Anadolu'da Alman misyonerlik faaliyetlerinin Birinci Dünya Savaşına doğru gelişmeye başlamasının altında yer alan neden Alman İmparatorluğu'nun dış politikası ile doğrudan ilgilidir. Bu gelişmeyi yakından takip eden Amerikan Board örgütünün misyonerleri Alman Protestan misyonerlik faaliyetlerini devamlı olarak kontrol altında tutmaya çalışarak özellikle Almanların Osmanlı Ermenileri arasında misyonerlik faaliyeti içinde olmalarına pek müsaade etmek istemeseler de Alman misyonların güçlenmesi ve artık bağımsız olarak hareket etmek istemesi kaçınılmazdır. Tarihçi Ömer Turan'ın bu makalesinde Alman ve Amerikan misyon çatışması irdelenerek Ermenilerin yaşadığı doğu vilayetlerinde mıntıka paylaşımının nasıl şekillendiği hakkında daha fazla bilgi alına bilinir. Ömer Turan, “Osmanlı'nın Son Döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Amerikan ve Alman Misyonerlik Faaliyetleri ve Rekabeti,” in I. Uluslararası Tarihi ve Kültürel Yönleriyle Türk-Alman İlişkileri Sempozyumu, 8-10 Ekim 2009: Das Erste Internationale Symposium zu den Deutsch-Türkischen Historichen Kulturellen Beziehungen, 8-10 Oktober 2009, ed. Ramazan Çalık, Konya Valiliği Yayın no. 210 (Konya: Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2010)
“Norske kvinner dokumenterer folkemord,” accessed January 8, 2018, https://www.arkivverket.no/utforsk-arkivene/nyere-historie-1814-/norske-kvinner-dokumenterer-folkemord
Seija Jalagin, Inger M. Okkenhaug, and Maria Småberg, “Introduction: Nordic Missions, Gender and Humanitarian Practices: from Evangelizing to Development,” Scandinavian Journal of History 40, no. 3 (2015): 293, https://doi.org/10.1080/03468755.2015.1043695
http://bitimage.dyndns.org/german/TheodorBrandt/Zeugen_Des_Gegenwaertigen_Gottes_Band_157_Ernst_Lohmann_1962.pdf
Inger M. Okkenhaug, “Refugees, Relief And The Restoration Of A Nation: Norwegian Mission In The Armenian Republic, 1922–1925,” in Protestant Missions and Local Encounters in the Nineteenth and Twentieth Centuries, ed. Hilde Nielssen, Karina Hestad-Skeie and Inger M. Okkenhaug (Brill, 2011), 212
Julia Hauser, German Religious Women in Late Ottoman Beirut (Brill, 2015). https://doi.org/10.1163/9789004290785
“Category:Kvinnelige Misjonsarbeidere (Arkivverket) - Wikimedia Commons,” accessed January 8, 2018, https://commons.wikimedia.org/wiki/Category:Kvinnelige_Misjonsarbeidere_(Arkivverket)
Inger M. Okkenhaug, “Scandinavian Missionaries, Gender and Armenian Refugees during World War I. Crisis and Reshaping of Vocation,” Social Sciences and Missions 23, no. 1 (2010): 64
“Våre formødre: misjonskvinnene,” accessed November 13, 2017, http://kjonnsforskning.no/nb/2003/10/vare-formodre-misjonskvinnene
Okkenhaug, “Scandinavian Missionaries, Gender and Armenian Refugees during World War I. Crisis and Reshaping of Vocation,” 70
[1] Hasmik Hovhannisyan, “Bodil Biorn - An Unsung Heroine,” accessed February 27, 2018, http://hetq.am/eng/news/27216/bodil-biorn---an-unsung-heroine.html/
Matthias Bjørnlund, “Harput - Danish Missionaries,” accessed December 30, 2017, http://hetq.am/eng/news/63853/harput---danish-missionaries.html
Okkenhaug, “Scandinavian Missionaries, Gender and Armenian Refugees during World War I. Crisis and Reshaping of Vocation,” 67–68
A. Meißner, Martin Rades "Christliche Welt" und Armenien: Bausteine für eine internationale Ethik des Protestantismus (Lit, 2010), https://books.google.com.tr/books?id=qpH0f-ToJT8C, 291–92
Okkenhaug, “Scandinavian Missionaries, Gender and Armenian Refugees during World War I. Crisis and Reshaping of Vocation,” 66
“Bodil Biørn,” accessed November 13, 2017, https://en.gariwo.net/righteous/the-righteous-biographies/metz-yeghern/people-recognized-as-righteous/bodil-birn-7663.html
Inger M. Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” in Interpreting Welfare and Relief in the Middle East, ed. Nefissa Naguib and Inger M. Okkenhaug (Brill, 2007), 61
Okkenhaug, “Scandinavian Missionaries, Gender and Armenian Refugees during World War I. Crisis and Reshaping of Vocation,” 70–71
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 62–63
Vahe Taşçıyan, “Harput (Kaza) – Okullar (1. Bölüm),” http://www.houshamadyan.org/tur/haritalar/mamuret-uel-aziz-vilayeti/harput-ovasi/egitim-ve-spor/okullar1bolum.html
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 66
Sefaret'i Devlet-i Almanya, Almanya Devleti tabaasından Muş Eytamhanesi Müdürü Mösyö Dobeler'in Muş'ta iki parçalık arazi satın alma meselesi hakkında., July 22, 1911, BOA. DH.H.00015.00020.002, Başbakanlık Osmanlı Arşivi
BOA. DH. H. 15.20.23 Bitlis Vilayeti Tahrirat Kalemi, Almanyalı Fon Döbler Hakkında, July 25, 1911, BOA. DH. H. 15.20.23, Başbakanlık Osmanlı Arşivi; Makalenin hazırlanışı sırasında iki belge tespit ettik fakat sonrasında İnal'ın bu konuda hayli fazla belge tespit ettiğinin farkına vardık belgelere ulaştık fakat İnal'ın tespitlerinden farklı bir bilgiye ulaşamadık. Alman misyoner Dobeler'in arazi mücadelesi oldukça dirayetli geçerek uluslararası bir sorun haline dönüşmesi hakkında daha fazla bilgi için bknz.İnan, Osmanlı Devleti'nde Almanların Protestan Misyonerlik Faaliyetleri, 459
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 67
Okkenhaug, “Scandinavian Missionaries, Gender and Armenian Refugees during World War I. Crisis and Reshaping of Vocation,” 68
Uwe Kaminsky, “German "Home Mission" Abroad:: The 'Orientarbeit' of the Diaconess Institution Kaiserswerth in the Ottoman Empire,” in New Faith in Ancient Lands: Western Missions in the Middle East in the Nineteenth and Early Twentienth Centuries, ed. Murre-van den Berg, H. L, Studies in Christian mission v. 32 (Leiden, Boston: Brill, 2006), 205–9; “The former ‘Deaconess House’ of Smyrna,” accessed January 14, 2018, http://www.levantineheritage.com/deaconess.htm
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 64
U. Feigel, Das evangelische Deutschland und Armenien: die Armenierhilfe deutscher evangelischer Christen seit dem Ende des 19. Jahrhunderts im Kontext der deutsch-türkischen Beziehungen (Vandenhoeck & Ruprecht, 1989), https://books.google.com.tr/books?id=YZZjzqtOsScC
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 64–65
Mia Kolbjørnsen, “Med Guds blikk i Armenia: Få armenere ble omvendt, men mange ble hjulpet av misjonæren Bodil Biørn etter folkemordet i 1915.” https://forskning.no/historie-religion/2009/07/med-guds-blikk-i-armenia
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 63–64
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 65
Okkenhaug, “Scandinavian Missionaries, Gender and Armenian Refugees during World War I. Crisis and Reshaping of Vocation,” 65
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 65
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 71
Inger M. Okkenhaug, “Religion, Relief and Humanitarian Work Among Armenian Women Refugees in Mandatory Syria, 1927–1934,” Scandinavian Journal of History 40, no. 3 (2015): 438, https://doi.org/10.1080/03468755.2015.1043641
Okkenhaug, “Religion, Relief and Humanitarian Work Among Armenian Women Refugees in Mandatory Syria, 1927–1934,” 438
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 66
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 66–67
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 67
The National Archives, http://www.arkivportalen.no/side/arkiv/detaljer?arkivId=no-a1450-01000000886268
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 66
Maria Småberg, “On Mission in the Cosmopolitan World,” Scandinavian Journal of History 40, no. 3 (2015): 413–14, https://doi.org/10.1080/03468755.2015.1042518
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 75–76
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 70
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 75
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 76
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 77–80
WYSIWYG W. Builder, “Fridtjof Nansen's 'Armenia and the Near East',” accessed January 9, 2018, http://nansen-tolkien.co.uk/Armenia%20and%20the%20Near%20East.html
Okkenhaug, “Women On A Mission! Scandinavian Welfare And The Armenians In The Ottoman Empire, 1905–1917,” 61
Hilsen J. Biørn, “The pilgrimage community of St. James, Norway,” accessed February 12, 2018, http://www.pilegrim.no/news.php?id=1230381478